SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

BUYU’ ve İCARE BAHSİ

<< 3367 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ الْقَعْنَبِيُّ عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَهَى عَنْ بَيْعِ الثِّمَارِ حَتَّى يَبْدُوَ صَلَاحُهَا نَهَى الْبَائِعَ وَالْمُشْتَرِيَ

 

Abdullah b. Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre;

 

Rasûlullah (s.a.v.), salahı görünmedikçe meyveyi satmayı nehyetti. (Bundan) hem satıcıyı hem de alıcıyı menetti.

 

 

İzah:

Buhari, zekât, buyu'; Müslim, buyu'; Nesâî, buyu'; îbn Mâce, ticârât; Muvatta, buyu'; Dârimî, buyu'

 

Meyvenin salahının görünmesinden maksadın ne olduğunda değişik görüşler ilen sürülmüştür:

 

1- Meyvenin kızarmaya veya sararmaya başlaması, yani olgunlaşmaya başlaması. İbnü'l-Hümâm Şerhu Fethi'1-Kadîr'inde, bu görüşün Şâfiîlere ait olduğunu söyler. 3370 numarada gelecek hadis bu görüşe delil olacak bi­çimdedir.

 

2- Âfetten ve bozulmaktan zarar görmez duruma gelmesidir. Bundan maksat, 3373 nolu hadiste geleceği üzere; çürüme, dökülme ve hastalanma vaktini geçirmesidir.

 

Müslim veTahavî'deki bir rivayette; salahın görünmesi bu şekilde tefsir edilmiştir. Yine Tahavî'nin, Hz. Âişe (r.anha)'den rivayet ettiği bir hadiste Hz. Nebi (s.a.v.)'in; âfetten zarar görmez hale gelinceye kadar meyve satışını menettiği belirtilmektedir.

 

İbnü'l-Hümâm, Hanefîlerin; "meyvenin salahının görünmesini" böyle anladıklarını söyler.

 

Ebû Hureyre (r.a)'nin rivayet ettiği bir hadiste Hz. Nebi (s.a.v.): "Sü­reyya yıldızı sabahleyin doğduğu zaman, her memleketten âfet kalkar" bu­yurmuştur.

 

Şevkânî; Süreyya yıldızının, yazın ilk günlerinde sabahları doğmaya baş­ladığını ve mevsimin de, Hicaz bölgesinde sıcakların çöküp meyvelerin ol­gunlaşmaya başladığı mevsim olduğunu söyler. Bu izanıyla sanki, meyvenin kızarmaya, olgunlaşmaya başlaması ile, âfetten emin hale gelmesinin aynı anda olduğuna işaret etmek ister. Meyvenin ya da bitkinin bu duruma gel­miş olması, onun cinsine göre değişik olur. Bundan sonra da gelecek hadis­lerden anlıyoruz ki, bu; başakta beyazlaşma ve sertleşme, siyah üzümde si­yahlaşma ve meyvede sararma ya da kızarmadır.

 

3- Meyvelerin işe yarar hale gelmesi. Bundan maksat, meyvenin meselâ hayvan yemi olacak duruma gelmesi değil, istenilen kıvama gelmesidir. Avnü'l-Ma'bud'da da bu görüş Kastalânî'ye nisbet edilir.

 

Hadis-i şerifte konu edilen satış, şüphesiz ağacın dalındaki meyve ile il­gilidir. Bu konudaki fıkhı tafsilata dalmadan önce Hz. Nebi (s.a.v.)'in salahı görünmeyen meyveyi satmaktan ve almaktan hem satıcıyı hem de alı­cıyı menetmesi konusunu biraz açalım:

 

 

Sarihlerin ifadesine göre; Rasûlullah'ın, bu satıştan satıcıyı menetmesi, onun haram yeyici durumuna düşmemesi içindir. Ya da meyve dalında dur­dukça büyüyecek, kıymeti artacaktır. İşte Efendimiz, satıcı açısından buna işaret etmek istemiştir. Alıcıyı menetmesi de henüz âfete karşı dayanıklı ol­mayan malı alıp da, malını telef olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakmama­sı içindir.

 

Meyvelerin dalında satış sekilerini bir şema halinde gösterip bu konu­daki görüşlere işaret edelim: Bu şemayı İbnü'l-Hümâm'ın Hidâye şerhi, Şerhu Fethi'l-Kadîr adındaki eserinde verdiği bilgiden çıkardık. Şevkânî, Neylü'l-Evtâr'da ve İbn Kudâme de Muğnî'de konuyu değişik bir tasnife tabi tut­muşlardır. Büyük ölçüde bu âlimlerin verdikleri bilgiler birbirine uymakta­dır. Ancak İbnü'I-Hümâm ve İbn Kudâme; tasniflerini sadece dört mezhebi gözönüne alarak yapmışlar, Şevkânî ise diğer âlimlerin görüşlerine de işaret etmiştir. Biz Önce, İbnü'l-Hümâm'ın verdiği giden çıkardığımız şemayı ve­receğiz, daha sonra da Şevkânî'nin verdiği farklı görüşlerden lüzumlu gör­düklerimize işaret edeceğiz.

 

Meyvelerin dalında satışı

 

Meyve hiç görünmeden olabilir         Meyve göründükten

 

(çiçekken vs) Bu durumdaki              sonra olabilir.

 

satış dört mezhebe göre caiz

 

değildir.

 

Salahı göründükten sonra olabilir.

 

Salahı görünmeden                            (Bu durumdaki satış

 

ittifakla caizdir)  

 

Meyvenin dalında kalması                Hemen kesilmesi                          Hiçbir şart koşulmamışsa

 

şart koşulmuşsa (ittifakla                  şart koşulmuşsa (ittifakla            (Şâfiîlere, Mâlikîlerc ve

 

caiv. değil)                                        caiz)                                             Hanbelîlere göre caiz değil)

 

Hanefîlere göre ise:

 

ı Meyve hayvan yemi vs. gibi           Faydalanılabilecek

 

bir şey olmadan, hiçbir                     durumda ise satış

 

işe yaramaz bir durumda ise,            caiz. Ancak müşterinin

 

ulema arasında ihtilaflı olmakla        malı hemen toplaması gerekir,

 

birlikte ekseriyete göre caizdir.

 

Şevkânî,'meyveyi salahı görünmeden önce satmanın; İbn Ebî Leylâ, Sevrî, el-Hâdî ve Kâsım'a göre her halükârda bâtıl olduğunu söyler ve kendisi­nin de aynı görüşte olduğuna işaret eder.

 

Yukarıdaki şemada görüldüğü üzere, dört mezhep uleması; meyvesi he­nüz görünmeyen ağacın meydana gelecek olan meyvesini önceden satmanın bâtıl olduğunda görüşbirliği halindedirler. Çünkü bu olmayan bir şeyin satışıdır.

 

Yine bu âlimler; (Hanefîlere göre) âfetten zarar görmeyecek duruma gelen, (Şâfiîlere göre ise) sararmaya veya kızarmaya başlayan meyveyi satma­nın ve henüz salahı.görünmemekle birlikte hemen toplanması şart koşulan meyveyi satmanın caiz olduğunda görüşbirliği halindedirler. Bu durumda olan meyveyi, bir müddet daha dalında kalması şartıyla satmak da ittifakla caiz değildir. 3372 no'lu hadisten Hz. Nebidin, salahı görünmeyen meyve­yi satmayı nehyetmesinin istişarî mahiyette olduğu anlaşılmaktadır.

 

Mezhepler arasında ihtilaflı olan konu; henüz salahı görünmeyen bir mey­veyi, kesilmesi ya da dalında kalması şeklinde hiçbir şart koşmadan satmak­tır. Bu durumdaki satış; Şafiî, Hanbelî ve Mâlikîlere göre bâtıldır. İbn Kudâme'nin dediğine göre, bunlar üzerinde durduğumuz hadisi delil alırlar ve; "Akdi, meyveyi toplamak ya da üzerinde bırakmak gibi bir şartla kayıt­lamamak, onun ağaçta kalmasını gerektirir. Dolayısıyla mutlak olan satış, meyvenin ağaçta kalması şart koşularak yapılan satış gibidir" derler.

 

 

Hanefîlere göre ise, bu satış caizdir. Bunların delili, yukarıdaki görü­şün delilinin tam aksidir. Yani Hanefîlere göre mutlak olan akid, meyvenin hemen toplanmasını gerektirir. Bu da henüz salahı görünmemiş olan mey­veyi hemen toplamak şartıyla satmak gibidir.

 

Tahavî; bu hadisle, henüz hiç çıkmamış olan meyveyi satmanın murad edilmiş olabileceğini de ihtimal dahilinde görür.

 

Ömer Nasuhi Efendi, meyveyi dalında satmanın, Hanefîlere göre hük­münü şu sözleri ile özetlemiştir.

 

"Kamilen belirmiş olan meyveyi, yenilmeye salih olsun olmasın ağacı üzerinde iken satmak sahihtir. Çünkü mebîin kendisi ile filhal intifa edile­cek bir halde bulunması şart değildir. Bu halde beldece bir örf varsa o mey­ve kemale erinceye kadar ağaç üzerinde bırakılır. Ama böyle bir örf yoksa, müşteri meyveleri filhal düşürmeye mecburdur. Bu meyvelerin yenilmeye el­verişli oluncaya kadar ağaçta bırakılması şart edilse bey1 fasid olur. Kemale gelip yeyilmeğe salih olan meyveleri bir müddet ağaç üzerinde bırakmak şartı ise bey'i ifsad etmez.[Çünkü bu duruma gelen meyvenin, ağaçtan ya da topraktan alacağı bir şey yoktur. Bundan sonraki kızarma, güneşin etkisiyle olur.] Çünkü bu şartta âkitlerden biri için bir faide yoktur."[Hukuku İslâmiyye ve Istılâhât-ı Fikhiyye Kamusu, VI, 28.]

 

Tarladaki ekini satmanın hükmü de, Merginânı'nin el-Hidâye'de belirt-17 tiğine göre; aynen ağaçtaki meyveyi satmak gibidir. Ekinin satıma konu ola­bileceği devre konusu, bundan sonra gelecek olan hadiste ele alınacaktır.[152]